sık|mak

Tarihi:

Eski Türkçe: [ Uyğur Kağan Yazıtı, 759]
seleŋeke sıka sançdım [Selenge ırmağına sıkıştırıp savaştım] Eski Türkçe: [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073]
ol üzüm sıkdı (...) üzüm sıkıldı (...) ol maŋa üzüm sıkışdı [birlikte üzüm sıktı] Türkiye Türkçesi: [ Meninski, Thesaurus, 1680]
sıkılmak: ... se troubler. Türkiye Türkçesi: [ Ahmed Vefik Paşa, Lehce-ı Osmani, 1876]
can sıkmak, diş sıkmak (...) göğüs sıkışmak (...) sıkıştırmak Türkiye Türkçesi: [ TDK, Türkçe Sözlük, 1. Baskı, 1945]
sıkım: Kapalı elin aldığı miktar. Türkiye Türkçesi: [ TDK, Türkçe Sözlük, 2. Baskı, 1955]
sıkıcı: İç sıkan, can sıkan (...) sıkkın: Pek sıkılmış.

Köken:

Eski Türkçe sık- "daraltmak, sıkıştırmak" fiilinden evrilmiştir.

Description:

ETü dönüşlülük bildiren +Ik- ekiyle esasen "daralmak, sıkılmak" anlamındayken geçişli anlam kazanması ilgi çekicidir.