ense

Tarihi:

Kıpçakça: [ Ebu Hayyan, Kitabu'l-İdrak, 1312]
eŋse: al-ḳafā [başın arka tarafı] Türkiye Türkçesi: [ Meninski, Thesaurus, 1680]
eŋse: Occiput, cervix. Türkiye Türkçesi: [ Ahmed Vefik Paşa, Lehce-ı Osmani, 1876]
eŋsesi kalın, eŋsede boza kaynamak, eŋseye binmek Türkiye Türkçesi: enselemek [ A. Fikri, Lugat-ı Garibe, 1889]
enselemek: Arkasından koşup tutmak.

Köken:

Orta Türkçe eŋse "boynun arka tarafı" sözcüğünden evrilmiştir.

Description:

eŋ "yanak" ile alakalı olması ihtimal dahilinde olsa da, yapıca açıklanması güçtür.