dök|mek

Tarihi:

Eski Türkçe: [ Chuastuanift: Ein Sündenbekenntnis der manichäisch, 900 yılından önce]
tökdümüz saçdımız erser [döktük saçtık ise] Eski Türkçe: [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073]
oġlan suw töker uluġ yānı sınur [çocuk yere su döker, büyük düşüp bacağını kırar - atasözü] (...) töktürdi (...) töküldi (...) töküşdi Türkiye Türkçesi: [ Meninski, Thesaurus, 1680]
dökme ğroş: Thalerus imperialis [dökme gümüş Avusturya sikkesi]. (...) dökündi: Effusum quid & reliquiae [dökülmüş şey, kalıntı]. Türkiye Türkçesi: [ Osman Cemal Kaygılı, Argo Lugatı, 1932]
döktürmek: Çifte telli ve emsali oyunlarda çalkalamak, fazla bel ve bazak hareketleriyle oyuna revnak vermek.

Köken:

Eski Türkçe tök- "(sıvı bir şeyi) akıtmak, dökmek" fiilinden evrilmiştir.