çal|mak

Tarihi:

Eski Türkçe: "vurmak" [ Uygurca Budist metinler, 1000 yılından önce]
çalmış erdi yalın otuġ ters körümlüg taġda [uğursuz dağda alevi ateşi vurmuş idi] Eski Türkçe: [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073]
ol anı çaldı [yere vurdu] (...) söz bég kulākkıŋa çalındı [kulağına çalındı] (...) çalıġ [haber, duyuru] Kıpçakça: "... saz çalmak" [ Codex Cumanicus, 1303]
sono [ses veririm, çalgı çalarım] - Tr: čalarmen Çağatayca: "... hırsızlık etmek" [ Pavet de Courteille, Dictionnaire Turc Oriental, 1500 yılından önce]
çalmak چالمق: ... dérober Türkiye Türkçesi: [ Meninski, Thesaurus, 1680]
boru çalmak, davul çalmak (...) yerden yere çalmak, taban çalmak [yürümek], volta çalmak [gezinmek] Türkiye Türkçesi: [ Asım Ef., Burhan-ı Katı terc., 1797]
kötek çalmak, döğmek (...) elleri birbirine çalmak (...) süde yoğurt çalmak (...) ıslık çalmak

Köken:

Eski Türkçe çal- "1. (sesli olarak) vurmak, darp etmek, 2. ses etmek, 3. boya vurmak, alaca kılmak, harelemek" fiilinden evrilmiştir.

Description:

“Saz çalmak” anlamı için karş. Farsça zadan ve Arapça ḍaraba "1. vurmak, 2. saz çalmak". • Benzer yapıda ve benzer anlam genişlemelerine sahip çak-, çat-, çap- fiilleri mevcuttur.